11 Mayıs 2025 Pazar

AMADEUS-2

 


Peter Sheferin 1979’da yazdığı oyun, Türkiye’de en son 2007’de İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenir… Benim izleti olarak “Amadeus” ile tanışmam sinema filmiyle oldu yani yine bu eserle aslında… Yoksa hemen hemen yazdığım her şeyde Mozart’ın bestelerinin gölgesi vardır. O’na çok şey borçluyum ve çok ama çok seviyorum. Onunla ilgili çok kitap okudum. Detaylı şeyler bloğumda yazar zaten. 2022’de de bu oyun için yazmıştım.

Bugünkü Amadeus’a gelirsem, AKM benim terapi merkezim diyebilirim. İhtişamıyla göz doldurur ve bilirim ki sanattır içi dışı… işte bu ömre bedel fakat gelin görün ki bugün ses hiç iyi değildi. Oyunun giriş kısmına inanamadım. Çok nadiren interaktif şeyler var oyunda. Tadında olursa severim. Girişteki sesi hiç sevmedim. Cılız ve yoğun bir kakofoni vardı. Öyle bir sahneye yakışmayacak türden. Herhangi bir salon değil burası! Zorlu da izlediğimde böyle değildi bu sesler.

Ve ses yetersizliği oyun boyunca devam etti. İlk sezonda Mozart’ı Okan Bayülgen oynuyordu. O’nu çok severim ama sadece gösteri adamı kimliğiyle. Açıkçası Mozart için gittiğim bir oyun bu. Okan sesi dejenere olmuş bir seslendirmen, programcı. O zamanki gösteride sanki Mozart değil Şrek konuşuyor gibi gelmişti ya da herhangi bir reklam filminden bir ses çıkagelmiş! O zaman ki yazımda bunu yazmamıştım. Bunları yazmak da kolay değil. Sonra rolünü Tansu Biçer’e devretti. Çok da iyi yaptı. Harika oynadı, bravo.

Bir eleştirimde Selçuk Yöntem’e; severim, saygı duyarım, sesini de severim. O bariton diyebileceğim, yerinde kullanılırsa dinlendirici ve dinletici nitelikteki sesi Salieri rolü için çok ama çok yetersiz. Kendisine büyük saygı duyuyorum ama lütfen bu rolü devretsin. Çok hızlı konuşuyor, duymak istediğim şeyler o kalın ve çatallaşmış ses içinde boğulup gidiyor.

Ben Mozart aşığı olduğum için hayatına çok hâkimim hatta oyunda kız kardeşi neden yok diye eleştirmiştim eski yazımda. Sanırım bu oyunun ilk versiyonlarının 4-5 saat sürdüğünü okumuştum kaç sene önce. O ya da bu ben Mozart’ın babasını ve kardeşini görmek en azından onlardan bir emare olmasını isterdim. Mozart’ın mektuplarını da ihtiva eden bir kitap okumuştum. Kız kardeşiyle çok mektuplaşırdı.

Oyun çok hızlı akıyor. Bir yerde saray yetkilisi aniden sahneye giriyor, Mozart’ın yazdığı operayı eleştiriyor ve ilk cümle şu; “komik bi fars yazmış”

Buradaki fars kelimesini bir Allahın kulu anlamaz. Fars tiyatroda abartılı, absürt komediye denir. Tiyatro eğitimi aldığım için anladım ben de. Yutulan o kadar çok kelime, anlatı var ki, eğer Mozart’ı tanımıyorsanız ve hatta Amadeus filmini (sinema) izlemediyeniz aklınızda kalmaz bu oyun, bir şey de anlamazsınız. Burada Salieri ve Mozart üzerinden bir insanlık dramı işleniyor. Mozart da mobbing yedi ahali!

Kostüm, dekor, Mozart’ın eserleri harika. Yine gideceğim bu gösteriye. Onun müziklerini dinlemek, aryalarla kulaklarımızın pasının silinmesi için. Mozart Allah senden razı olsun canım. Senin o eserlerin Tanrı’nın sesi gibi. Kimsesizler mezarlığına gömülmüş olsan da, asırlardır senden ilham alıyor ve seninle düşünüyoruz. Sen hep varsın, var olacaksın. Bak hala seni konuşuyoruz.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Merhaba Halikarnas Balıkçısı

  Merak ettiğim bir oyundu “Merhaba Halikarnas Balıkçısı” Sebebi kırmızı çizgilerimden biri olan M. Cevat Şakir anlatısı olması. Bu bir an...