1993 yapımı
ekspresyonist bir film daha! En sevdiğim. Ve en sevdiğim kadın oyunculardan
biri Juliette Binoche
Trafik
kazasıyla başlayan film ruh çözümlemeleriyle dolu. Avrupa sineması bunu öyle
ince detaylarda yakalıyor ki; küçük bir konuyu gürültüyle insanın gözüne sokmak
yerine (filmden bir sahne) insanın göz bebeğinden karşıdaki insanın yansımasını
görürsünüz.
Kazadan
hemen önce bir sahne vardı beni çocukluğuma götüren. Beş yaşındaki küçük kızın
arabanın arka koltuğundan dışarıyı izlemesi. Demek bu çocuklara has bir özellik
ya da istek. Aynı şeyi ben de yapardım. Arka koltuktan, arkadan gelen diğer
arabalara el sallardım. Arabayı kullananalar da bana el sallardı gülümseyerek.
Juliette
yani Julie kazada hem eşini hem de kızını kaybeder. Eşi çok önemli bir besteci
olan Julie de ağır yaralıdır. Acı haberi hastanede kendine geldiğinde alır. Bu
haber karşısında gösterilmiş birçok tepkiyi burada tarif etmek çok kolay değil.
Yorganın altına gizlenmiş üzgün bir yüze gömülü bir çift gözden akan yaşı
tasvir de anlatamayacak bunu.
Uzun
psikanalizler yapabilirsiniz film bitene kadar.
Kadının
kendine gelir gelmez ilk yaptığı şey; intihar girişimi. Fakat bunu
gerçekleştiremiyor. O kadar aciz ki yakalandığı hemşireye de yapamadığını ifade
ediyor. Yani beceriksiz buluyor kendini bu konuda.
Hayatını
değiştirmeye karar veriyor. İnsan acılarından, dertlerinden kurtulmak için
hayatını ne kadar değiştirebilir. Mesela Coco Channel şöyle der: “Saçını
kestiren/değiştiren bir kadın, hayatını değiştirmek üzeredir”
Tüm bu ve
benzer tespitler tecrübeyle sabittir. Olmaz olmaz demeyin aynı şeyi ben de
yaşamıştım. İnsan belki de içindeki öngörüyle bunu küçük değişimlerle ortaya
koyuyor bilinçli ya da bilinçsiz.
Kadın
iyileştikten hemen sonra eşi ve çocuğuyla yaşadığı eve gider ve tüm eşyaların
ve hatta evi elden çıkarılmasını ister avukattan. Kendisi de Paris’te bir
apartman dairesine yerleşir. Fakat kafasında ne eşinin besteleri susar ne de
görüntüler gözlerinin önünden gider.
Yol
kenarında flüt çalan bir adam bile sarsar kadını. Eşinin dosyalarını
karıştırırken birlikte çektirdikleri fotoğrafları görür ve aralarından iki
fotoğraf daha çıkar. Eşi ve başka bir kadın! Önce öylesine bir fotoğraf olarak
algılasa da gerçeği daha sonra öğrenecektir. Kadın sevgilisidir ve eşinden
hamiledir. Film bu konu etrafında dönmüyor tabi. Bu sadece küçük bir detay. Fakat
insan ilişkilerindeki psikolojik gelgitler, yaşanan travmalar neticesindeki
yalnızlık ya da kalabalık… Tüm bunları ortaya çıkarmak için bir çok enstrüman
gerekebiliyor.
İki kadının
yüzleşmesini görüyoruz filmde. Çok güzel bir yüzleşmeydi. Özetle film; bir
şeylere ya da birilerine çok fazla bağlanmayın diyor…