9 Ekim 2021 Cumartesi

Rüstemoğlu Cemal’in tuhaf hikayesi

 


Ayakta alkışladığım oyunlardan oldu Rüstemoğlu Cemal’in hikayesi. Oyun tek kişilik, aslında bir çeşit meddah formu diyebilirim. Değerli  hocamız Levent Üzümcü’yü büyük bir keyifle izledik ve en kısa zamanda bir kez daha gideceğim izlemeye.

Oyun Ege havalarında başlayınca daha da hoşuma gitti. Levent hocanın ufak sirtaki oyunu ve orkestranın güzel müzikleri bizi Girit’e götürdü. Bu arada sahne dekoru o kadar güzel kurgulanmıştı ki. Tam karşınızda devasa büyüklükte barok bir çerçeve içinde Galata Kulesi, deniz, gökyüzü, bir de martı… Ağacın gövdesini ve devamını unutmadım elbet.

Resmin arkasına gizlenmiş orkestra efsaneydi. Oyun boyunca onların güzel tınılarıyla yol aldık. Oyun Girit’te başlıyor, Ayvalık’ta son buluyor.

Seyirciyle de ara sıra diyaloga girdi Üzümcü ve çok hoştu. Ne eksik ne de fazla… Oyucu usta olunca tabi nerede ne yapması gerektiğini gayet iyi biliyor.

Bu tek kişilik oyunda birçok karaktere bürünüyor sanatçı. Çocuk oluyor, baba oluyor, işçi oluyor, aşık oluyor… Oluyor oluyor ve o kadar güzel oluyor ki...

İnsanı anlatıyor tek bir insan. Ve sık sık diyor ki; “insan ölünce ölmez, insan umudu biterse ölür ve en büyük yolculuk insana olandır.”

Sanatçıda birçok karakteri izledik. Kiminin tek bir repliği varken kiminin belki bir sayfaya yakın tiradı var… Hepsi birbirine yolculuk halindeydi farkında olmadan. Belki de hayatımızdaki en anlamlı ve bir o kadar da zor olan yolculuk insana olan yolculuk.

 


Merhaba Halikarnas Balıkçısı

  Merak ettiğim bir oyundu “Merhaba Halikarnas Balıkçısı” Sebebi kırmızı çizgilerimden biri olan M. Cevat Şakir anlatısı olması. Bu bir an...