9 Mayıs 2022 Pazartesi

Bir kahraman; Akaki Akakiyeviç ve Palto!

 


Palto adlı oyundan bahsetmeden önce gerçek hikâyesinden bahsedelim. Palto benim çok sevdiğim hikâyelerin en başındadır. Sadece benim değil öyle ki, Dostoyevski Gogol’un bu eserinde gönderme yaparak “hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık” der. O derece kıymetli ve çok manidar bir eserdir. Gogol bu hikâyeyi duyduğu gerçek bir hikâyeden esinlenerek kaleme alır. Tüfeğini dereye düşürdükten sonra bunalıma giren bir adamın hikâyesinden esinlenmiştir. Arkadaşları yeni bir tüfek alınca iyileşmiştir adam.

Özetle bu hikâye gerçek bir dramdır. Yoksulluğu eksprestyonist derinlikle anlatır ve o dönemin Rusya’sında oldukça tepki de çeker.

Oyuna gelirsek; oyun tek kişilikti. Elbette bildiğimiz bir hikâye şekil değiştirerek sahneye konacaktır hele de tek kişilik oynanıyorsa. Veysel Alankaya’nın sahnelediği oyun dram türünde değildi. Komedi de değildi fakat çok emin olmamakla beraber sanırım komediydi. İlk kez böyle bir cümle çıkıyor ağzımdan. Gerekli ve gereksiz bulduğum birçok şey vardı bu oyunda.

Başkarakter Akaki’yi iyi analiz edersek eğer; iş arkadaşları tarafından devamlı aşağılanan, içine kapanık, yoksul, özgüvenini kaybetmiş bir adam. Böyle bir karakterin sahnenin kenarından değil de başka bir kapıdan, doğrudan seyircinin yanına çıkması ve seyirciyle esprili bir diyaloğa girmesi beni çok şaşırttı.

Oyunun alt başlığı “Kahkahayla gözyaşı arasındaki sosyal sınıf çelişkisi ve aşk”

Buradan anladığım “kahkaha” Akaki’nin arkadaşları tarafından düştüğü durum olsa gerekti… Fakat oyun (oyuncunun mütebessim oluşundan mıdır bilemedim) ilginç bir şekilde komedisel devam ediyordu oyun. Dekor ve kostümlerde de ciddi hatalar vardı. Stil danışmanlığı eğitimine sahip olduğum için en ufak detay gözüme çarpar. Bu bir dönem oyunu ve karakterimiz bir memur olduğu için masa üzerinde devamlı yazı yazıyor. Tükenmez kalem kullanmıyor, kuş tüyü kalem kullanıyor döneme uygun olarak. İsterdim ki masa ve sandalye de eskiciden alınmış olsundu. Belki başka sahnelerde öyledir de burada böyle oldu bilemiyorum eğer öyleyse de siyah bir örtüyle kaplanmalıydı. Öte yandan Akaki’nin eski paltosu bir çeşit yağmurluk kumaşındandı. Adam akıllı eskitilmiş bir redingot kullanılsa daha iyi olurdu. Konu palto olunca eskisi de yenisi de hakkını vermeli diye düşünüyorum. Yeni paltonun da yine bir redingot olması daha doğrusu kurk yakalı bir redingot olması iyi olur. Sahnede gördüğümüz üstlüğün tamamı kürk paltoydu. İç çamaşırı da uçları sökük siyah poplin olmalıydı. Ve Akaki’nin gözlüğü yuvarlak, siyah kemik çerçeve olursa silik ve güvensiz kişiliğinin altını daha da çizmiş ve dönem stiline sadık kalmış olursunuz. Pantolon ve pantolon askısı güzeldi.

Tüm bu “olmalıydılar”ı neden yazdığıma gelirsek; kostüm ve aksesuar oyunun imzası gibidir bir nevi. Konuyu, performansı, oyuncuyu tamamlayan yegâne parçalar. Yoksa sanat yönetmenleri neden var değil mi?

Oyunda en beğendiğim yerlerden biri kâğıtların havada martılar gibi uçuşması. Oyuncunun hakkını vermem gerekirse; pire gibi adam! Bir yerde, bir gökte… Özellikle terzi ve Akaki’nin diyalogları çok güzeldi. Karakterden karaktere geçişteki akışkanlık o kadar iyi ki, kafa dağıtan bir keskinlik olmaksızın karşı karaktere geçebiliyor oyuncu. Sahnede kendi yarattığı rüzgâra gösterdiği direnç, kâğıtları kaşla göz arası rüzgâra kaptırması ve kâğıtların savruluşu takdire şayan. Bu arada kağıt seçimi çok iyiydi bu da dikkatimden kaçmadı.

Fakat oyuncu çok hızlı oynuyor. Sebebini bilmiyorum, belki de öyle istiyor. Çok hızlı gittiği için mesela; Akaki’nin paltosu için verilen partinin başlangıcı çok iyi anlaşılmıyor. Hızlı ve mütebessim bir yüz ifadesi oyuna “komedi” havası veriyor. Başında da dediğim gibi belki de komedidir. Tam kestiremedim. Fakat hikâye bir dram olunca beklentimde bu yönde oluyor. Elbette sanatçının yorumuna karışılmaz ama ortada bir belirsizlik var gibi. İnteraktif oluşu hoşuma gitmedi. Konusuyla, yazarıyla ve döneminde tepki almış olmasıyla zaten baştan aşağı ağır detayları olan bir oyuna böylesi eylemler katmak; insanın üzerine aldığı fazladan aksesuarlar gibi görünüyor…

Kostümler elden geçer, daha yavaş ve belirgin oynanırsa çok daha iyi olacaktır.


 


Merhaba Halikarnas Balıkçısı

  Merak ettiğim bir oyundu “Merhaba Halikarnas Balıkçısı” Sebebi kırmızı çizgilerimden biri olan M. Cevat Şakir anlatısı olması. Bu bir an...