8 Ağustos 2022 Pazartesi

Ne adamsın be Harpagon!

 


Ne adamsın be Harpagon! 
Oyunu izlerken “ne adamsın” demeden duramadım Harpagon’a… 
Moliere, Cimri adlı oyunu 1668’de yazdı. Ve o günden bugüne dünyadaki gerçek Harpagonların varlığının acı bilinciyle daha da gülündü bu karaktere ve “ne adamsın” dendi kim bilir kaç dilde ve binlerce milyonlarca kez… 
O dönemde Paris’in burjuva kesimine atıf olsa da Cimri, bugün cimriliği daha geniş bir skalada ele alabiliyoruz. Her şeyin cimrisi olabilir insan; sevginin, merhametin… Oyuna konu olansa bir sandık dolusu altın. Ama ne altın! İşte bu altın etrafında yükseliyor oyun. 
Yüzyıllardır varlığını koruyan bu değerli oyun neredeyse tam iki saat sürüyor… Özel tiyatrolarda birkaç kez izlemiştim. Önceden izlemiş ve okumuş olunca insan iştahla Harpagon’un o “yetişin hırsız var” diye başlayan tiradını bekliyor. 

Başkasını bilmem de ben bekledim… Harpagon’u Mustafa Kurt canlandırıyor. Tahmin edemeyeceğim bir performansla hem de… Yakınlarım ve okuyanlarım bilir ki; üzerine basa basa bir oyun ya da oyuncu hakkında müspet ya da menfi bir yorum yapmam kolay kolay. Şunu samimiyetle belirtmem gerekir; Mustafa Kurt’un kendine has bir oyunculuğu var. Sahneyi kullanışından, ses yapısına kadar birçok şeyde onu diğerlerinden ayıran bir iç sistem var ve bu oyuna değer katıyor. Çok ünlü olup daha ziyade ekranlardan tanıdığımız ama sahnede izlediğimde  “nasıl olur” diye hayrete düştüğüm isimler de oldu şimdiye kadar (olumsuz manada). İnsan böyle zamanlarda işe duyulan aşkı da sorguluyor aslında. İşimi yapıp eve gideyim diyen mi ararsınız, sesi çok dejenere olduğu için canlandırdığı rolle herhangi bir bağ kuramamış oyuncu mu? Özetle birine iyi ya da kötü demek benim için zor zanaat. Mustafa Bey’i oyun sonunda tebrik etmiştim, buradan tekrar tebrik ediyorum. Gerçekten çok şaşırtıcı ve çok kendine has bir yetenek. (Cimri oyunuyla -2019- yılın en başarılı erkek oyuncusu ödülünün de sahibi aynı zamanda) Bir de Harpagon yani! Tiyatro eğitiminin sonuna geldiğimizde sınavda bu tiradı verecek bir arkadaşımız vardı, kendini yerden yere az atmamıştı. Gerçekten zor bir tirattı bu meşhur tirat. 
Gelelim Eda Aydınlı’ya yani La Fleche’ye… Sahneye bir afacan fırlıyor komik aksanıyla! Siz içinizden “erkek mi kadın mı” diye düşünürken basıyorsunuz zaten kahkahayı. Oyunun kara kutusu, oyunda nasıl desem… Sanki bir düğüm… Önünüze çıkan sevimli bir düğüm. Her yerden çıkıyor, düğüm olduğu kadar düğümleri de çözüyor. Olmazsa olmazmış La Fleche. Harikulade bir performans, bitmeyen bir devinim içinde ortaya çıkan o bilmiş karakter. İyi ki oradaydın…
Oyunun konusuna gelemedik bir türlü… 
Cimri, cimri bir adamın etrafında dönen bir hikâye. Cimrinin iki çocuğu var. İkisi de babalarının cimriliğinden şikâyetçi. Öyle ki onu özetle şu satırlarla tanımlar bilenler:
“Dünyadaki insanların en az insan olanı; yeryüzündeki canlıların en katı yüreklisi, pintilerin en pintisidir. Onun sevmesinden kuru, onun okşamasından kısır bir şey olamaz. Vermek öylesine zoruna gider ki, selam bile vermez kimseye, onu bile alır; yalnız alır.”
Harpagon’un oğlu âşık olur, aynı zaman içinde de Harpagon bir kadına talip olur. Kaderin işine bakın ki ikisi de aynı kadını istemektedir. Kadınsa Harpagon’un oğluna yani Cleante’ye âşıktır. Harpagon hem bir sandık altınını muhafaza etmenin peşindedir hem de aile içindeki karmaşanın üstesinden gelmeye çalışmaktadır. Ve bir gün altınları çalınır. İyi ama kim çalmıştır? Hem de Harpagon’dan! Olacak iş değil! Kendini oradan oraya atan Harpagon herkesi suçlar, ona göre tüm şehir suçlu ve herkes asılmalıdır! 
Peki altınları kim almıştır? Tahmin edin?
***
Kostümler çok güzeldi, özellikle ayakkabılara bayıldım… Dönemse dönem. Hakkını vermişler. Moda tarihine hâkim olduğum için kostüme çok dikkat ederim. Rönesans’tan, Barok’una, Rokoko’suna kadar yelpaze geniş ve doğru tercih her zaman alkış alır. 
Ve tüm oyuncular, hepsini bir kez daha alkışlıyoruz. Alkışlarla defalarca bölünen ve gelse yine gideceğim mükemmel bir oyun izledim. Oyun dediğimiz şey sahnedeki kocaman bütündür, bu bütüne iğneden ipliğe, çoraptan, düğmeye, sesten diğer sese her şey dâhildir. Güzelse de bu yüzden güzeldir. 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Merhaba Halikarnas Balıkçısı

  Merak ettiğim bir oyundu “Merhaba Halikarnas Balıkçısı” Sebebi kırmızı çizgilerimden biri olan M. Cevat Şakir anlatısı olması. Bu bir an...