5 Mayıs 2019 Pazar


Günlerden Antalya, anlardan medeniyet yani ilahi nimet diyelim.
Medeniyet bir ilâhi nimet olamaz mı? Halinizden ne kadar memnunsunuz acaba?


Side Antik kent ve tiyatrosundan sonra müzesi çok iyi geldi. Zaten sanat “iyi” gelmeli. Sanatın özelliği bu, işlevi bu. Sadece bakmak değildir mesele. Sana ne hissettirdiğidir asıl olan. Her şeyden somut şifa aramak ve bulmak değildir yaşam. Ruhun çırpınırken turp yemişsin, yeşil çay içmişsin ne gam!



Bak şu heykellere! Konuşmuyor mu sence. Bir şeyler fısıldadığını söylemezsen inanmam sana zira ben ne çok şey duydum yanlarından geçerken dahi. Göz göze geldik Antalya Müzesiyle özdeşleşmiş dans eden kadın heykeliyle. Dans ederken etrafımda İmparator Hadrianus’la yüz yüze geldim. Elimden tuttu sanki bir şeyler anlatıyor gibiydi.



Ve tabi bir şeyleri algılayabilmek için ülke ekonomisinin de nereye gittiğine bakmak lazım… Neyse bu benim konum değil konu etsem de şahsi fikirlerin ötesine geçmez.
Gelelim heykel işine. Bu müzeye mutlaka gidin. İhtişamı görün. Roma dönemi imparatorları ve imparatoriçeleriyle tanışın. Heykellerin hemen hepsi M.S. 2 yy. tarihli. “O dönemde bunlar” derken ders almak lazım. “Biz ne yapıyoruz” demek lazım. Adamlar yapmış, bir medeniyet bırakıp gitmiş.
Ramazan geliyor, heykel orucu bozar mı demeyin. Kendinizi zorlayın.


Bir nesli arabeske kurban verdik, bir nesil pop kurbanı oldu, şimdiki nesil politika ve internet kurbanı oluyor… Heykele ya da sanatın herhangi bir dalının günah olup olmadığını tartışanların günahlarıyla bir Eiffel Kulesi de biz dikerdik. Bu arada “Demir Bayan” olarak anılan Eiffel Kulesi zamanında reddedilmiş bir kuleydi ve çalışan yüzlerce işçinin parası da ödenmemişti. Bugün geldiği yere bakın.
Bu eserlerdeki ilâhi gücü, mesajı, izi, ilmi görmemek için kör olmak lazım.
Ama tabi benimki çok ütopik şeyler. Medeniyet, sanat, plastik sanat vesaire… Bir çeşit monolog… Çok etkilendim paylaştım. Özür dilerim : )
BtLÂşK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Merhaba Halikarnas Balıkçısı

  Merak ettiğim bir oyundu “Merhaba Halikarnas Balıkçısı” Sebebi kırmızı çizgilerimden biri olan M. Cevat Şakir anlatısı olması. Bu bir an...