Şu ara gerçekten nefes almaya ihtiyacım var.
Neden mi?
Bitirmem gereken bir romanım var.
Ekim ayında çıkacak olan "deneme" kitabıma isim bulmam gerek.
Sözlü Tarih çalışmasına hız vermem gerek ve neredeyse günde en az bir deşifre yapmalıyım
Sanırım rekora doğru koşuyorum. Ve tüm bunların yanı sıra devam etmem gereken kurslarım var. Bu zamansızlığın içinde onlara devam edebilecek miyim doğrusu merak konusu!
Ve bloğum!
Sevgili blok.
İyi ki varsın. Her ne kadar üç gündür yazamadıysam da...
Gerçekten doluyum! Fikirsel, zihinsel, işsel, derssel, kurssal, hayatsal, düşünsel.
Düşünsene!
Kitabıma isim bulmak için tüm beyin hücrelerim seferber olmuş. Ama tık yok!
Hiç mi?
Aslında o kadar çok ki. Birine tamam işte bu desem hemen bir diğer ses: hayır diyor.
Kitaplarıma sığınıyorum. Okumaya başlıyorum derken gözlerim raflarda duran kitapların isimlerini tarıyor. Dostoyevski'nin BUDALA'sına takılıyor gözüm. Diğer gözüm Tolstoy'un GENÇLİK'ine...
"Ne düşündünüz bu isimleri verirken" diye soruyorum her ikisine de...
Karşımda beliriveriyor her ikisi de. Tolstoy bir adım öne çıkıyor. Uzun ve kirli sakallarını sıvazlayarak bana gülümsüyor; düşün düşün b*ktur işin der gibi.
Kafamı silkeleyip bir kahve koyuyorum kendime.
Romanımın başına oturuyorum "yaz kızım" diyerek. Homurdanıyorum; her defasında aynı kaos. Çocuk olsa daha kolay isim koyardım herhalde diye.
Evet...
Sevgili günlük. Bu kadar iç dökmek yeter sanırım.
Daha iyiyim. Daha iyi ve iyi gergin!
Siz de iyi olun...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Merhaba Halikarnas Balıkçısı
Merak ettiğim bir oyundu “Merhaba Halikarnas Balıkçısı” Sebebi kırmızı çizgilerimden biri olan M. Cevat Şakir anlatısı olması. Bu bir an...

-
Yazıp yönettiğim Gazi Sofrası adlı oyunun ilk gösterimi 10 Kasım’da İBB Şile Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Oyunun sanat yönetmenliği...
-
Kirin Kiki’nin ve Masatoshi Nagase’nin oyunculuklarına hayran kalacağınız bir Japon yapımı. Türkiye de sinir olduğum şeylerden biridir ba...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder